Ara

Ilknur Yardımcı

Kitap hâIâ kutsaI benim için.KeIime hâIâ mühim ve harf hâIâ muamma

Tarih

03/26/2014

Firarperest*

Resim

“İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Ötekini keşfetmek…
(…)
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına… şaşırmak ölene kadar… şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek… budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven.”

Hayata, hayallere, hikayelere, yalnızlıklara, aşka ve insanlığa dair seçme yazılardan oluşan bir kitap ve Elif Şafak ilk defa bir kitabı için kendi fotoğrafını kullanmış,kitapta kullanılan çizimler de düşündürücü nitelikte.

“Elif Şafak’ın bir insanın kendi hayatını sorgulayıp farklı hayatlara doğru bir firar içine sokabilecek kitaplarından biri.Kendi kabuğunun içine sıkışmış insanların kendilerini daha iyi tanıyabilmek ve gerçek benliklerini bulabilmek için kendilerine doğru yapması gereken yolculuğu anlatıyor. ”

 

Yuvarlağın Köşeleri*

Resim

Özdemir Asaf’ın 1940-1960 yılları arasında yazdığı etika türündeki özdeyişlerden oluşmaktadır. Kitabın çoğu yeri keçeli kalemle işaretlendi 😉  ve benim beğendiklerimden bazıları şunlar;

  • “İnsanın yininde “ameliyat” yapmak için onu bayıltmak gerekir…Ruhunda yapmak için ayıltmak…”

“Söz verdim;

Bir süre geçti.Diyelim ki tuttum sözümü..Yalnız sözümü tutmuş sayıyorsun beni.Ya ,o günden bu yana kendimi tutuşum?Bence önemli olan bu..Sence de bu olmalıydı.”

“Bir şeyden yana isen sen belki varsındır.Bir şeye karşıysan sen gerçekten varsındır.”

 

“-Sen demokrasinin hangi çağında doğdun?

-Felsefi düşünüş hazırlıklarının arayış çağında doğdum.

-Hangi çağında büyüdün?

-Liderlik çağında.

-Şimdi demokrasi hangi çağını yaşıyor, biliyor musun?

-Biliyorum.

-Söyler misin?

-Söylerim.

-Söyle öyleyse.

-Şimdi demokrasi siyasi üstünlük yarışı çağında değil, ekonomik düzen çağındadır.

-Böyle bir çağda demokrasinin tartışmaları ve devlet idareleri dayanaklarını kimlerle ve nelerle geliştiriyorlar?

-Kişiler karşılıklı atışmalarla değil,prensipler karşılıklı tartışmalarla.

-Bunlar siyasi ve sosyal prensipler mi?

-Hayır ,başta ekonomik prensipler,sonra sosyal prensipler ve ahlak kuralları.Bunlar siyasete göre değil ,siyaset bunların verilerine göre oluşuyor.Partiler ulusal sıralarını ülkenin gerekleri yönünden güttükleri amaçlarına göre alıyorlar.Adları vasıfları değil,vasıfları adları oluyor.

-Sen şimdi ne düşünüyorsun?

-Geç kaldık.Çok konuştuk.Son vapuru kaçırmasak diyorum.”

Baba ve Piç*

Resim

“istanbullu dört kuşak kadınlardan oluşan bir ailenin hikayesinin anlatıldığı, sivri dille yazılmış, milliyetçi ve cinsiyetçi ideolojiyi eleştiren bir kitap”

“Bir varmış bir yokmuş

tanrı’nın mahlukları tahıl kadar çokmuş

fazla konuşmak günahmış…”

Kitabın başladığı cümleyle bitmesine özellikle bayılıyorum.Elif Şafak her bir bölümünün adını yine (çok zekice bulduğum) kitap için önemli olan aşurenin malzemelerinden seçmiş.Ermeni diasporasının desteklediği tarafları da var ama genel olarak kurgusu çok güzel.Ben beğendim siz de deneyin**

Mahrem*

Resim

gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.

Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka ‘gözbebeğim!’ diye hitap edilir.”

“İlk okuduğumda (sonuna olan merakımdan dolayı çok hızlı okumuştum) çok fazla ayrıntıyı yakalayamama rağmen ikinci okuyuşumda asıl zevkine vardığım kitaptır; en sevdiğim Elif Şafak kitabıdır diyebilirim… be-ce’siyle,  hayalifener apartmanıyla,  nazar sözlüğüyle unutulmaz birçok imgeyi kafama kazımıştır… ithaf  da ”b.c.”ye yapılmıştır… kitabın 3/4’ü alakasız ve sıkıcı denilebilecek şeylerle doludur ama sonradan o kadar güzel bağlanır ki ayrıntılar birbirleriyle; bölüm başlıklarının seçimi bile başlı başına zeka yüklüdür… düğüm düğüm bağlanan roman ne de güzel çözülür yavaş yavaş… kesinlikle ikinci kez okunması gereken bir kitaptır. ” (Kantelem)

Beğendiğim bir bölümü ;Fotoğraf albümleri : Gözün geçmişte gördüklerinden sadece güzel olanları hatırlamasını sağlamak için,belli aralıklarla dolaptan çıkarılır fotoğraf albümleri.Her defasında sanki ilk defa bakılıyormuşçasına merakla incelenir fotoğraflar,merakla ve muhakkak sırayla; bebeklik, çocukluk, gençlik ,evlilik, bebeklik, çoçukluk, gençlik…

2000 yılı Türkiye Yazarlar Birliği roman ödülünü alan bu kitap bence karamsar tavrına rağmen oldukça zeka yüklüdür.Ben beğendim ,siz de deneyin**

Siyah Süt*

Resim

“Yazarın, otobiyografik özellik taşıyan ilk kitap; dili diğer romanlarına göre sadedir; gerçek ile kurguyu birbirine katan bir üslubu vardır.Roman, yeni anne olan bir kadın yazarın, annelik-yaratıcılık ve kendi yazarlık serüveniyle olan iç hesaplaşmasını konu alır. Çok üretken bir yazarın yazma-yazamama ikilemi üstüne yoğunlaşan kitabı yazar Elif Şafak, ilk çocuğunun doğumundan sonra kaleme almıştır. Roman, yazarın “parmak kadın” adını verdiği 6 hayali kadın karakter (Sinik Entel Hanım, Anaç Sütlaç Hanım, Can Derviş Hanım, Hırs Nefs Hanım, Saten Şehvet Hanım, Pratik Akıl Hanım) aracılığıyla anne olan kadın yazarın farklı yönlerini, karışık duygu ve düşüncelerini canlandırır”

Bu kitap Elif Şafak’ın bugüne kadarki hiçbir kitabına benzemiyor çünkü içinde kurgu yok ,kendini anlatıyor. Postnatal depresyonun zor dönemlerini mizahi bir dille anlattığı bu romanında kendi içindeki 6 hayali kadınla kendi farklı yönlerini* (hepimizin aslında sahip olduğu) çok güzel bir dille kitaba katmış.Son sözüyse ;  “hepsi benmişim meğer,hepsi kabulüm” .Bayanlar için doyurucu bir kitap ben beğendim siz de deneyin**

 

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑